j.k. rowling etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
j.k. rowling etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Ağustos 2012 Çarşamba

Gelişigüzel Kitaplardan Rastgele Sayfalar Serisi #1: Çağlar Boyu Quidditch, J.K. Rowling.

"Altın Snitch de tıpkı Altın Sinicit gibi ceviz büyüklüğündedir. Mümkün olduğu kadar uzun bir süre boyunca yakayı ele vermeyecek şekilde büyülenmiştir. Rivayete göre, 1884'te Bodmin Kırları'nda bir Altın Snitch tam altı ay boyunca yakalanamamış, bunun sonucunda iki takım da Arayıcı'larının zayıf performanslarından yaka silkerek maçı bırakmıştır. Bölgeyi bilen Cornwall'lı büyücüler, o Snitch'in hala kırda yabanıl bir hayat sürdüğünde ısrar ediyorlar, ancak henüz bu iddiayı doğrulayabilmiş değilim."

Çağlar Boyu Quidditch, Kennil Worthy Whisp (J.K. Rowling), Yapı Kredi Yayınları, 2202, sayfa 23.

27 Ağustos 2012 Pazartesi

Harry Potter ve Sırlar Odası - J.K. Rowling

Madem Harry Potter serisini yine yeniden okuyorum, bari ben de kitaplar bittikçe yazılarını sizlerle de paylaşayım dedim. Daha önce okuyanlar için güzel bir nostalji, okumayanlar için kuvvetli bir motivasyon kaynağı olacağından eminim. İlk kitap yerine ikinci kitap ile başlıyorum, bu kitap üzerine söyleyeceğim daha fazla şey olduğundan.

Harry Potter ve Sırlar Odası, Yapı Kredi Yayınları'nın Doğan Kardeş Serisi'nin 154 numaralı kitabı. Kitabın orijinal adı, Harry Potter and the Chamber of Secrets. Çeviren Sevin Okyay. 2001 yılında basılmış bu kitap, yani ben 10 yaş civarındayken. Bu da demek oluyor ki dördüncü sınıfa gidiyormuşum kitabı okuduğum esnada. Yıllar ne de çabuk geçiyor (dün saçımda iki adet beyaz buldum). Kitabın filmi de 2002 yılında çekildi. İzleyenleriniz kesin vardır, kanallar da bayramlarda yayınlıyor.

Kitabın özetinden çok da bahsetmek istemiyorum sanırım. Öyle karakterler var ki bu kitapta, ben epey güldüm, hala da aklıma geldikçe gülerim. Mesela Gilderoy Lockhart. Harry'nin okuldaki ikinci senesinde Karanlık Güçlere Karşı Savunma hocası olarak gelir Hogwarts'a. Ve ilginç bir detay. Filmde Lockhart'ı Kenneth Branagh canlandırmıştı, ünlü İngiliz oyuncu ve yönetmen. Son aylarda onu bir yerde daha gördük ama nerede? 2012 İngiltere Olimpiyatları'nın açılışında, Isambard Kingdom Brunel olarak. Google'da bir aratın, kimden bahsettiğimi anlayacaksınız. Lockhart'a dönecek olursak, tüm cadılar ona hayran desek yanlış olmaz. Mrs. Weasley'den tutun da Hermione'ye kadar herkes onu hayranlıkla izliyor, epey de yakışıklı buluyorlar. Bu durumun son derece farkında olan yakışıklı hoca ise kitap kapaklarından, imzalı fotoğraflarından onlara çapkın bir edayla gülümsüyor (hatırlayalım, bu alternatif dünyada fotoğraflar hep hareketli). Beni en çok güldürense Lockhart'ın Harry'e olan düşkünlüğü. Ünlü olmanın ikisini kader ortağı ilan ettiğine inanıyor. Tabii her şey böyle komik ve eğlenceli ilerlemiyor kitap boyunca. Lockhart'ın pure evil olduğuna inanmıyorum ancak üçkağıtçının teki olduğu açık. Tüm o kaleme aldığı, kendi kahramanlık öyküleri ile bezeli kitaplar fos çıkıyor. Zaten epey beceriksiz bir büyücü olduğuna kitap boyunca şahit oluyoruz. Kitabın sonunda da, herkes gibi o da layığını buluyor zaten.

Kitapta sevdiğim diğer karakterler aslında serinin sonraki kitaplarında da yer alıyorlar. Peki kim bunlar? Elbette Fred ve George kardeşler. Tek kelimeyle, mükemmellerler. Sırf bu ikili için bile kitaplar okunabilir, filmler izlenebilir. 

Hagrid'e gelecek olursak, bu kitapta yine başını minik ev canavarlarına duyduğu sevgi nedeniyle belaya sokmayı beceriyor. 

Harry Potter kitaplarını okurken, karakterleri elbette kafamda kurmayı sevdim. Ancak bundan daha eğlenceli bulduğum şey, iki evi hayal etmekti. Bu evler ile ilgili tasvirler çıkınca karşıma çok çok severek okudum, defalarca. Birincisi içinde ona yakın kızıl kafanın yaşadığı Weasleylerin evi. İkincisi ise ev demeye bin şahit isteyen ama ansızın çıkıp gelen konuklar için daima bir parça kazan keki ve çay bulunan Hagrid 'in evi. 

Ve bu kitabın bana kalırsa yıldızı, minik ev cini Dobby. Hem baş belası hem de son derece sadık bir dost. Bu ev cininin sonraki kitaplarda da yer alcak olması sevindirici. 

Başka da diyecek bir şeyim yok galiba, serinin diğer kitapları gibi Harry Potter ve Sırlar Odası da son derece heyecanlı ve sürükleyiciydi. Dursleylerin korkunç evinde başlıyor (bu arada Dudley bence çok ama çok komik bir karakter), Harry'nin Hogwarts'a bir nevi kaçısı ile devam ediyor. İki dönem boyunca Harry, Ron ve Hermione'nin başına gelmeyen kalmıyor. Okumadıysanız bir an önce birinci kitaptan başlamınızı öneririm.

Buradan kitabın filminin IMDB linkine gidebilirsiniz.

25 Ağustos 2012 Cumartesi

Harry Potter sevgim bambaşka.

Siz Harry Potter serisini kaç yaşında okumaya başladınız? 
Kendimle ilgili gurur duyduğum çok fazla şey yoktur. Hatta şimdi düşündüm de, başka bir şey de gelmedi aklıma. Ne diyordum, işte kendimle gurur duyduğum şey Harry Potter’ın ilk kitabı olan Harry Potter ve Felsefe Taşı’nı İzmir’de alan ilk çocuklardan biri olmam. Hatta o zamanlar çevirmeni farklıydı, hatta kitabın adı bile Harry Potter ve Büyülü Taş idi. Hatta bunlardan geçen yaz yine bir Harry Potter yazısında yazmış bile olabilirim. Elimde değil, Harry Potter dendi mi bu birinciliğimle övünmeden duramam.
Kitap şimdi yanımda olmadığından tam tarih veremiyorum ama ben serinin ilk kitabını sanırım 4. ya da 5. Sınıfa giderken okumuştum. Bayılmıştım. Sonraki kitapların kısmen daha ince olanlarının bir gecede bittiğini bile hatırlarım. Sonra kendime bir Harry Potter defteri yapmıştım. Hogwarts’ın krokilerinden tutun da adı kitapların birinde sadece bir kez geçen karakterleri bile not almıştım. Günlüğüm, bardağım, çantam ve aklınıza gelebilecek her şey Harry Potterlıydı. E tabi bir de insanlar beni filmin Hermione’sine benzettiklerinde pek sevinirdim.
Serinin ilk kitabının ilk baskılarından birine sahip olmanın getirdiği yersiz gururun yanısıra gerçekten bana epey anlamlı gelen başka bir şey var. Ben dediğim gibi 10-11 yaşlarımdayken okumaya başladım seriyi. Çocukluğun güzel yıllarına epey de güzel eşlik etti, hayal gücü, yaratıcılık derken epey etkilendim ben bu alternatif dünyadan. Diğer bir örnekse, erkek arkadaşım. 25 yaşında ve daha birkaç ay önce okudu, bitirdi Harry Potterları. Tüm seriyi iki hafta gibi kısa bir sürede. Çok sevdi sevmesine de onlu yaşlarda okumaya benzedi  mi o okuma deneyimi bilmiyorum. Elbette farklıdır, ayrı bir güzelliği de vardır ama ben yine de kendimi ve benim gibi Harry, Ron ve Hermionie ile beraber büyüyenleri daha şanslı görüyorum.
Genelde okuduğum bir kitabı tekrar tekrar dönüp okumayı sevmem. İstisnalar elbette var ama söz konusu Harry Potter olunca durum istisnai hali de aşıyor. Her yaz düzenli olarak bir kere daha okuyorum kitapları. Baştan sona. Mesela şimdi ikinci kitaptayım. Öyle işte, severim ben bu seriyi. Cambridge’da geceyarısı sıraya girip yeni kitaplardan birinin sabah satışa çıkmasını beklemişliğim bile var. Kısacası ,Harry Potter benim için epey şey ifade ediyor. Sizin için de mi?