Gelişigüzel Kitaplardan Rastgele Sayfalar Serisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Gelişigüzel Kitaplardan Rastgele Sayfalar Serisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Eylül 2012 Pazartesi

Gelişigüzel Kitaplardan Rastgele Sayfalar Serisi #8: Onca Yoksulluk Varken- Emile Ajar

"Mösyö Waloumba'ya sordum. Madam Rosa'yı, Afrika'ya, oradaki yaşlılara sağlanan kolaylıklardan onun da yararlanması için, kendi kabilesine yollayamaz mıyız, diye. Mösyö Waloumba çok güldü, bembeyaz dişleri vardır çünkü. Lağımcı kabile kardeşleri de çok güldüler, aralarında kendi dillerinde konuştular, sonra da bana yaşamın o kadar basit olmadığını söylediler." 

-Onca Yoksulluk Varken, Emile Ajar, çev.Vivet Kanetti, Agora Kitaplığı, 2009, s. 127.


Suzanna'ya teşekkürler.

Gelişigüzel Kitaplardan Rastgele Sayfalar Serisi # 7: Hiç Kimse Sıradan Değildir- Markus Zusak

"Arkamızdaki çimenlerin üzerinde ayak sesleri duydum.
Kalbim duracak gibi oldu
Bir gölge gördüm. Kapıcı dondurmasını yemeye devam ediyordu; iyi bir arkadaş ama berbat bir bekçi köpeğiydi.
"Selam, Ed."
Bu sesi tanıyordum.
Tanıyordum ve duyunca kendi içime büzülüvermiştim.
Bu Sophie'ydi. Yanıma oturmak için izin isterken atletik bacaklarını gördüm.
"Elbette," dedim. "Dondurma ister misin?"
"Hayır, teşekkürler."
"Kapıcı'nınkini paylaşmak istemiyorsun yani?"
Güldü."Hayır, teşekkürler... Kapıcı mı?"
Göz göze geldik. "Uzun hikaye."
Şimdi sessizdik. İkimiz de bekliyorduk. Sonunda kendime büyük olanın ben olduğumu ve dolayısıyla sohbeti benim başlatmam gerektiğini hatırlattım.
Ama yapmadım.
Bu kızı havadan sudan sohbetlerle harcamak istemiyordum."

-Hiç Kimse Sıradan Değildir, Markus Zusak, Martı Yayıncılık, 2012, s.127

Judy Abbott'a teşekkürler.

Gelişigüzel Kitaplardan Rastgele Sayfalar Serisi #6: Başlama Yeri- Ursula K. Le Guin

"Kız gene önüne düştü. Doğrusu bu gibi geliyordu çünkü oğlandan çok daha iyi biliyordu yolu. Kızın ardı sıra onun güney yolu dediği patikada yürüyordu. Önlerinde, arkalarında, sollarında, sağlarında sessizlik ve akşamın hiç değişmeyen derin, duru aydınlığı vardı.

Üç ırmaktan sonuncusunu da aşıp ilk yokuşa tırmanmaya başladıklarında kızla aralarındaki uzaklığın giderek azalmaya başladığını gördü. Kızın hızlı adımları yavaşlamış ya da kararlılığını yitirmişti.

Tırmandıkları küçük tepenin sırtına çıktıklarında huş ağaçlarının soluk, ince tülleri ardından önlerindeki dağın üzerlerine doğru kocaman bir karanlık gibi yükseldiğini görünce kız durdu."

-Başlama Yeri, Ursula K. Le Guin, İletişim Yayınları,1995, s.127

Belisa'ya teşekkürler.

1 Eylül 2012 Cumartesi

Gelişigüzel Kitaplardan Rastgele Sayfalar Serisi #5: Yıldız Tozu- Neil Gaiman.

"Sana daha önceden ne söylediğimi hatırlıyor musun?"
"Dışkımı içine gömmek için bir çukur kazmayla ilgili olanı mı?"
"Onu değil."
"Gerçek adımı, ne de gideceğim yeri hiç kimseye söylememe üzerine olanı mı?"
"Onu da değil, bir kez daha."
"O halde neyi?"
"Babile'e kaç mil kaldı?" diye açıkladı adam.
"Sahi. Evet. O."
"Oraya mum ışığında varabilir miyim? Oraya ve tekrar geriye. Sadece mum, görüyorsun ya. Pek çok mum başaramaz onu. Bir hayli uğraştırdı bunu bulmak." Sonra da yaban elması büyüklüğünde bir mum dibi çıkardı ve onu Tristran'a uzattı.

-Yıldız Tozu, Neil Gaiman, İthaki Yayınları, 2007, s.127.


*Siz de elinize gelen ilk kitabın 127. sayfasından bir alıntı yaparak yorum bırakabilirsiniz, ben de blogda yayınlarım (:

30 Ağustos 2012 Perşembe

Gelişigüzel Kitaplardan Rastgele Sayfalar Serisi #4: Hiç Niyetim Yoktu- Fatih Özgüven

"Bavulumu girişte bıraktım, içinden bir şey almayacaktım zaten. Yatağı açmadan üzerine uzanıverecektim. Yaz mevsimiydi. Başkalarının yataklarına öylesine yatmaktan haz etmem. Hüseyin'in yatağına yatak ise aklımdan geçmezdi."

-Hiç Niyetim YoktuFatih Özgüven, Metis Yayınları, 2007, öykü, s.23.



Gölgeli Yol'a teşekkürler.

Gelişigüzel Kitaplardan Rastgele Sayfalar Serisi #3: Kadın Dedktif- Alexander McCall Smith

"Johannesburg'a yolculuk on iki saat sürdü. Yollar çok kötü olduğu için hızlı gidemiyorduk. O sıcakta kamyonun arkasına doluşmuş hayvanlar gibi Batı Transvaal'ı boydan boya geçtik. Her saat başı şöför durup yanımıza geliyor, geçtiğimiz her kasabada suyla doldurduğu mataraları bize veriyordu. Mataralar sadece birkaç dakikalığına veriliyordu, bu esnada içebildiğin kadar su içmen gerekiyordu. Daha önce bu işi yapmış adamlar bildikleri için yanlarında su getirmişlerdi ve eğer çok susarsan sana biraz veriyorlardı. Hepimiz Tswana olduğumuz için birbirimize yardım etmekten çekinmiyorduk."

-Kadın Dedektif, Alexander McCall Smith, 2011, Epsilon Yayınları, s.23.



Judy Abbott'a teşekkürler.

Gelişigüzel Kitaplardan Rastgele Sayfalar Serisi #2: Tohum Ölmezse, André Gide.

"Gene de, hikayemin geçtiği yıllarda,yani hatıralarımın en can alıcı olduğu zamanlarda ailemin evi yeniden Katolik,o zamana kadar hiç olmadığı kadar Katolik ve konformist olmuştu. Büyükannem öldükten sonra yengem ve iki çocuğuyla bu evde yaşayan dayım henri Rondeux ise daha çok gençken,hatta koyu Katolik Matmazel Lucille K. İle evlenmeyi düşündüğü zamanlardan çok daha önce mezhep değiştirmişti." 

-André Gide, Tohum Ölmezse, 2010, Can Sanat yayınları, Otobiyografi.



Okaliptus Yaprağı'na teşekkürler.

29 Ağustos 2012 Çarşamba

Gelişigüzel Kitaplardan Rastgele Sayfalar Serisi #1: Çağlar Boyu Quidditch, J.K. Rowling.

"Altın Snitch de tıpkı Altın Sinicit gibi ceviz büyüklüğündedir. Mümkün olduğu kadar uzun bir süre boyunca yakayı ele vermeyecek şekilde büyülenmiştir. Rivayete göre, 1884'te Bodmin Kırları'nda bir Altın Snitch tam altı ay boyunca yakalanamamış, bunun sonucunda iki takım da Arayıcı'larının zayıf performanslarından yaka silkerek maçı bırakmıştır. Bölgeyi bilen Cornwall'lı büyücüler, o Snitch'in hala kırda yabanıl bir hayat sürdüğünde ısrar ediyorlar, ancak henüz bu iddiayı doğrulayabilmiş değilim."

Çağlar Boyu Quidditch, Kennil Worthy Whisp (J.K. Rowling), Yapı Kredi Yayınları, 2202, sayfa 23.

"Gelişigüzel Kitaplardan Rastgele Sayfalar Serisi" başlıyor!


Bir Salı gecesinden herkese merhaba. Her ne kadar bana sabahatan beri Pazar günüymüş gibi gelse de. Galiba yarın sabah İstanbul’a dönecek olmam bu kafa karışıklığını yaratıyor. Evet, maalesef İzmir tatilimin sonuna geldim. Aslında çok da maalesef değil çünkü İstanbul’u, evimi epey özledim. Pıtı pıtı geri dönüyorum.

Bugün epey keyifli geçti. Hava birden bire soğudu, herkes bu serinliği nasıl da özlemiş. Tüm gün birkaç post önce bahsettiğim kitap odasını yerleştirmekle uğraştım. Başlarda epey keyifliydi ancak kolilerden kitap çıkarmak için eğilip kalkmak, yer yer 3-4 belki de 5 kiloyu bulan dev kitapları taşımak belimi mahvetti. Bu yazıyı da yatarak yazıyorum. Bir günde yapılacak iş de değilmiş, bunu da anlamış olduk. 10'a yakın koli vardı, kitap kolileri. Yarısını belki düzgün düzgün gruplara ayırarak yerleştirdim ancak saatler ilerledikçe elime geldiği gibi koymaya başladım. Bir dahaki İzmir ziyaretimde tekrar elden geçirmek gerekecek hepsini. Bu arada bazen kitaplık düzenlemeleri hakkında mailler alıyorum, özellikle kitapları neye göre grupladığımla ilgili. Yarın ya da öbür gün, kısacası pek yakında bu konuda epey detaylı bir yazı yazacağım.

Blogda serilerin ardı arkası kesilmek bilmiyor. Yeni seri ise kitaplık yerleştirirken aklıma geldi. Aslında itiraf da etmem gerek belki, koliden kitap çıkarıp pat diye rafa dizmedim. Hani rafa bardak dizmek gibi olmadı pek. Elime aldığım her kitabın adına baktım, şöyle fıırt diye bir sayfaları çevirdim bakalım arasından bir şeyler çıkacak mı, arka kapağa baktım, ilk sayfaya baktım (buraya genelde tarih atarım)... Hal böyle olunca iş uzadıkça uzadı. Bir yerden sonra baktım ben rastgele bir sayfa açıp okumaya bile başlamaşım azıcık azıcık, işte orada buna bir son vermem gerektiğini fark ettim. Aynı zamanda bu rastgele sayfa okuma işini de pek sevdim. Sonra aklıma güzel bir seri geldi. “Gelişigüzel Kitaplardan Rastgele Sayfalar Serisi”. Bir de ekşisözlük’te sanki böyle bir şey vardı. Rastgele bir kitabın bilmemkaçıncı sayfasındaki blabla cümlesi. Pek anlaşılır olmadı tabi. Her neyse. Aklımdaki şu: Ben ara ara kitaplığımdaki rastgele bir kitabın bir sayfasından gözüme ilk çarpan noktadan itibaren , paragraf sonuna kadar alıntılayıp post’a yazıcam. Kitap adı, yazar da veriyor olacağım ki sizi meraklandırdıysa o alıntı, belki kitabı okumak bile istersiniz. Dahası da var. Diyelim ki ben o kitabın 74. Sayfasına bakmışım. O postun yorum kısmına siz de elinize geçen ilk kitabın 74. Sayfasından bir alıntı yapıp yazabilirsiniz. Ben de sizden gelenleri yayınlarım büyük keyifle. 

Ne dersiniz? Nasıl fikir? Bence epey eğlenip meraklanabiliriz.

Bu neşeli, mutlu yazının en büyük sebebi Beril’den gelen mail. Mailine uzun bir cevap yazmadan önce buradan teşekkür edeyim dedim. Kelimeler güçlü. Nasıl mutlu oldum bilemezsin.

Son olarak geçen haftalarda gerçekleşen kanaviçe kitap ayracı çekilişinin kazananlarına İstanbul’a döner dönmez hediye paketlerini yolluyor olacağım. Tekrar tekrar özür bu sebepli gecikme için.

Sevgiler.