iletişim yayınları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
iletişim yayınları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Eylül 2012 Pazartesi

Gelişigüzel Kitaplardan Rastgele Sayfalar Serisi #6: Başlama Yeri- Ursula K. Le Guin

"Kız gene önüne düştü. Doğrusu bu gibi geliyordu çünkü oğlandan çok daha iyi biliyordu yolu. Kızın ardı sıra onun güney yolu dediği patikada yürüyordu. Önlerinde, arkalarında, sollarında, sağlarında sessizlik ve akşamın hiç değişmeyen derin, duru aydınlığı vardı.

Üç ırmaktan sonuncusunu da aşıp ilk yokuşa tırmanmaya başladıklarında kızla aralarındaki uzaklığın giderek azalmaya başladığını gördü. Kızın hızlı adımları yavaşlamış ya da kararlılığını yitirmişti.

Tırmandıkları küçük tepenin sırtına çıktıklarında huş ağaçlarının soluk, ince tülleri ardından önlerindeki dağın üzerlerine doğru kocaman bir karanlık gibi yükseldiğini görünce kız durdu."

-Başlama Yeri, Ursula K. Le Guin, İletişim Yayınları,1995, s.127

Belisa'ya teşekkürler.

31 Ağustos 2012 Cuma

Orhan Pamuk ve romancılığı üzerine kitap tavsiyeleri.


Orhan Pamuk sever misiniz? Ben severim. Epey severim hem de. Çoğu kitabını da okudum diyebilirim. En güzelleri sona sakladım, hala okumadım. Bu sene bir ders için Kar romanını okumuştum. İyi bir okuma deneyimi oldu benim için çünkü romanı okuduktan hemen sonra akademik bir makale yazmam gerekiyordu, ben de bu nedenle Orhan Pamuk edebiyatı ve özellikle Kar üzerine yazılmış incelemelere, tezlere göz attım. Metin analizine dair de öğrendiğim şeyler oldu. Dediğim gibi, bu üç kitabı o dönemde alıp faydalanmıştım. Orhan Pamuk okuyup, seven/sevmeyen ama yazarı ve yazdıklarını biraz daha derinden anlamak isteyenlere kesinlikle öneririm. Bu kitaplar ile haşır neşir olduktan sonra yazarın romanlarına bakmak da ayrı bir keyif. Şimdi kitaplar üzerine birkaç şey söylemek istiyorum.

1. kitap: 
Orhan Pamuk'u Anlamak, Engin Kılıç (Derleyen), İletişim Yayınları, Çağdaş Türkçe Edebiyat Serisi #79, 1999 -431 sayfa.

Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden Engin Kılıç Orhan Pamuk'un romancılığı üzerine kaleme alınmış yazıları bir araya getiriyor bu kitapta. Tam 41 adet. Ve benim elimdeki genişletilmiş baskıya Benim Adım Kırmızı üzerine yazılanlar da eklemiş. Peki kimlerin yazıları var bu kitapta? Hepsini şimdi buraya yazmak biraz zor olduğundan ben gözüme ilk çarpan isimleri söyleyeyim sizlere: Abidin Dino, Jale Parla, Fatih Özgüven, Yıldız Ecevit, Orhan Koçak, Erol Köroğlu ve Berna Moran...

2. kitap:
Orhan Pamuk'u Okumak, Kafası Karışmış Okur ve Modern Roman, Yıldız Ecevit, İletişim Yayınları,  Çağdaş Türkçe Edebiyat Serisi #137, 2004 -272 sayfa.

Kitap arka kapak yazısı şöyle başlıyor: "Yıldız Ecevit, her şeyden önce, modern romanın kurgu tuzaklarıyla dolu karmaşık dünyasında yolunu yitirdiğini düşünen okur için yazdığını söylüyor." Ecevit bu kitabı için örnek roman olarak Yeni Hayat'ı seçmiş. Edebiyat kuramları, yöntemleri, beş farklı bakış açısında dolanıyor kitap. Okuması kolay mı? Bence çok değil fakat çok titiz bir çalışmanın ürünü olduğu aşikar. Bu kitabın diğer bir artısı ise, öğreneceklerinizin sadece Pamuk'un romancılığı ile sınırlı kalmayacak olması. Aynı zamanda roman kuramı üzerine de bilgi sahibi olacaksınız.

3. kitap:
Orhan Pamuk'un Edebi Dünyası, Nüket Esen & Engin Kılıç (Hazırlayanlar), İletişim Yayınları,  Çağdaş Türkçe Edebiyat Serisi #171, 2008 -312 sayfa.

Bu kitap ise yazar, eleştirmen ve çevirmenlerin yazdığı 18 yazıdan oluşuyor. Arka kapak yazısında dendiğine göre, Orhan Pamuk'un edebiyat niteliklerin ortaya koyan ve onu edebiyat ve kültür tarihi içinde konumlandıran bir çalışma bu. Sonuç olarak Orhan Pamuk okumalarını zenginleştirdiği de belirtiliyor. Peki bu derleme kitapta kimlerin yazıları var? Murat Gülsoy, Sibel Irzık, Jale Parla, Bert Brendemoen, Sibel Erol ve dahası. Ben özellikle Orhan Pamuk'un romanlarındaki 'temsil ve siyaset' konusuyla ilgilendiğimden, bu kitapta yer alan Sibel Irzık'ın yazısını çok beğenmiştim. 


Eğer aklınızda Orhan Pamuk ve romancılığı üzerine detaylı bir okuma yapmak varsa bir kitapçıya gidip bu üç kitaba göz atmanızı tavsiye ederim. Eminim ilginizi çekeceklerdir.


27 Ağustos 2012 Pazartesi

Arka kapak yazısı: Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği - Milan Kundera.

"...Ne yapacağını bilemeden bir avlunun karşı tarafındaki duvara dalıp gitmek; bir aşk anında karnındaki inatçı gurultuya kulak vermek; ihanet etmek, ihanetin göz kamaştırıcı yolunu terk edecek gücü kendinde bulamamak; Büyük Yürüyüş'te kalabalıklarla birlikte yumruğunu havaya kaldırmak; gizlenmiş mikrofonlar önünde espri gösterisi yapmak-bu durumların hepsini tanıdım, hepsini yaşadım...

Romanlarımdaki kişiler kendime ilişkin gerçekleşmemiş olabilirliklerdir... Her biri benim ancak kenarında dolaştığım bir sınırı aşmıştır... Çünkü romanın sorguladığı sır o sınırın ötesinde başlar. Roman yazarın itirafları değildir; bir tuzak haline gelmiş dünyamızda yaşanan insan hayatının araştırılmasıdır."
- Milan Kundera


Varolmanın Dayanılmaz Hafifiliği'ni dilimize Fatih Özgüven çevirdi. Ülkemizde Şaka ve Gülüşün ve Unutuşun Kitabı adlı eserleriyle tanınan Kundera'nın 1984'te tamamladığı, Avrupa'da yayımlandığında büyük yankılar ıyandıran bu yeni kitabını Murat Belge'nin önsözüyle sunuyoruz.




İletişim Yayınları
Çeviren: Fatih Özgüven
Basım yılı: 1986
Orijinal basım yılı: 1984
Fiyat: Bilinmiyor (anneden kalma)

Arka kapak yazısı: Dublinliler - James Joyce.

"Çağdaş dünya edebiyatının en önemli yazarlarından biri olan James Joyce'un hayatı boyunca yazdığı birkaç kitap şimdiden klasikler arasında haklı yerlerini almışlardır. 1882'de Dubline'de doğup 1941'de Zürih'de ölen Joyce, kendini özgürce sanata verebilmek için İrlanda'yı terk etmişti. Ama İrlanda ve Dublin, esin kaynağı oalrak bütün yapıtlarında insanlarıyla öne çıktı. İlk önemli yapıtı Dublinliler'de de İrlanda'nın ruhsal tarihinden kapsamlı bir kesit verir Joyce. Bunu yaparken sevgili kenti Dublin'e çocukluk, gençlik, olgunluk ve toplumsal hayat düzeylerinde bakmış, kentinin ruhsal yoksulluğunu sergilemede de ilginç bir yazı kuramı oluşturmuştur. Joyce yaşanan gerçekliğin özüne varmada, önemsiz gibi görünen sıradan yaşantıları ve bunlardaki ayrıntıları ustaca düzenleyerek derinlerde yatan önemli sorunlara göndermeler yapar."

İletişim Yayınları
Orijinal basım yılı: 1914
İletişim Yayıncılık, 1. baskı: 1987
Çeviren: Murat Belge
Fiyat: Bilinmiyor (anneden kalma)

22 Temmuz 2012 Pazar

Kitap arkası yazısı, Katip Bartleby- Herman Melville


"Kahramanımız, 19. yüzyıl New York'unda, Wall Street'teki bir hukuk bürosunda, evraklar ve kırtasiye işlerinden ibaret bir dünyanın ortasında, her cümlesinin ve cevabını Türkçe'ye çevrilmesi biraz zor "yapmamayı tercih ederim" kipiyle tamamlayan sıradan bir katip: Bartleby. Ama kitabın yazılıp yayımlanışından bu yana, yani yüz küsur senedir, hayatın iç düzenini yerle bir eden, geniş ve şaşırtıcı bir özgürlük alanı açan bir eylem olarak yorumlanmış bu tavrıyla Bartleby, Kafka'nın ve Beckett'in dünyalarının habercisi ve öncüsü sayılıyor. Oraya herkesten önce varmış ilk kahraman, Melville'in meşhur katibi, hayranlarından Borges'in önsözüyle İletişim Dünya Klasikleri'nde.


'Bartleby'nin verdiği cevaba benzemeyen cevapta, karanlık, düzen bozucu, komik ve yüce bir ironi vardır.' -Jacques Derrida.


'Melville'in Bartleby'si Kleist, Dostoyevski, Kafka ve Beckett'in kitaplarıyla beraber itibarlı bir yeraltı edebiyatı geleneği oluşturur.' -Gilles Deleuze."


İletişim Yayınları
Dünya Klasikleri Serisi
Çeviren: Münir Göle
63 sayfa
Fiyat: 8.50

16 Temmuz 2012 Pazartesi

Kitap Arkası Yazısı, Orlando- Virginia Woolf.


"Virgina Woolf’un romanları arasında Orlando, her türlü olabilirliği ve gerçekliği dışlayan fantastik öğelerle bezenmiş konusu, coşkulu, abartılı, mizah yüklü anlatımıyla özgün bir yere sahiptir. İngiltere’nin en soylu ve nüfuzlu ailelerinden birinin tek mirasçııs olan olağanüstü güzel, duyarlı, şair ruhlu Orlando, serüven dolu yaşantısına Kraliçe I. Elizabeth’in gözdesi ve haznedarı olarak başlar. Arayışlar içinde geçen inişli çıkışlı dörtyüz yıllık yaşamının rota yerinde büyük bir dönüşüme uğrar. İstanbul’da II. Charles’ın elçisi olarak bulunduğu sırada mucizevi bir biçimde kadın olur. Bir süre Bursa dolaylarında çingeneler arasında doğayla iç içe yaşar. Yeni kimliğiyle İngiltere’ye döndüğünde 18. Yüzyıl edebiyat çevrelerinin ünlü nüktedanları arasında can sıkıntısından patlar, 19. yüzyılın kadınlar biçtiği rolün içinde boğulacak gibi olur. Ancak aykırı, enerjik, sorgulayan kişiliğinin yardımıyşa tüm toplumsal değişimlerin ve kendi yaşamındaki büyük dönüşümün üstesinde gelmeyi başarır. Roman sona erdiğinde 1928 yılında, olanca boyun eğmez çağdaşlığıyla dimdik ayaktadır. Virginia Woolf bu keyifli romanda bize yalnızca sıradışı bir kahramanın olağanüstü hikayesini anlatmakla kalmaz, ince değinmelerle, keskin bir mizahla, çarpıcı simgelerle İngiltere tarihinin son dörtyüz yıl boyunca geçirdiği dönüşümleri ve bunların İngiliz yazınındaki yansımalarını da ikiyüz sayfalık bir metne şaşırtıcı bir ustalıkla sığdırır."

İletişim Yayınları
Çağdaş Dünya Edebiyatı
Fiyat: 19.00 

Kitap arkası yazısı, Karanlığın Yüreği- Joseph Conrad.

"Karanlığın Yüreği’ni yazmadan sekiz buçuk yıl önce Joseph Conrad Kongo’da bir buharlı geminin kaptanlığını yapmış ve yolculuğu sırasında karşılaştığı zulüm manzaralarına dayanamayıp kısa bir süre sonra bu işi bırakmıştı. 1902 yılında kitap halinde yayımlananan Karanlığın Yüreği, Conrad’ın bu sıralarda yaşayıp gördüklerinden çok iz taşır. Yüz yıldan uzun bir süredir edebiyatçılar ve sosyalbilimiler tarafından yorumlana yorumlana tüketilemeyen, dünyanın ve tarihin olduğu kadar insanın kendi karanlığına da eğilen bu başyapıtı, Sinan Fişek’in usta işi çevirisinden, Conrad’ın Kongo seyahati sırasında tuttuğu ve Türkçe’de ilk defa yayımlanan günlüğü ile beraber okuyacaksınız."

'Bu kısa kitap modern edebiyatın en büyük örneklerinden biridir' – Malcolm Bradbury.
'Karanlığın Yüreği’nde Marlow’un Kongo’daki yolculuğu Dante’nin Cehennemde’de derinlere doğru yaptığı yolculukla karşılaştırılmıştır, ve bu doğru bir karşılaştırmadır.' – David Lodge."

İletişim Yayınları
Modern Klasikler Serisi
Fiyat: 13.50 

4 Şubat 2011 Cuma

Mavi Masal - Marguerite Yourcenar

Bu kitap elime geçene kadar yazardan hiç haberim yoktu. O kadar garip bir soyadı var ki, duysam daha önce kesin hatırlardım. Bu güzel kadına gelirsek, 1903 yılında Brüksel'de doğmuş, annesi Belçikalı, babası ise Fransız. 1980'de Fransız Akademisi'ne kabul edilen ilk kadın olmuş. Fransız Akademisi ne derseniz, buradan bakabilirsiniz. Bu başarının yanı sıra çok beğenilen romanlar yazmış. Zenon, Hadrianus'un Anıları, Doğu Öyküleri bunlardan sadece birkaçı. 

Mavi Masal Sosi Dolanoğlu ve Hür yumer tarafından Türkçe'ye çevrilmiş, İletişim Yayınları tarafından 2000 yılında basılmış. Kapakta Rene Magritte'in The Seducer tablosundan bir detay kullanılmış, açıkçası benim hoşuma gitmedi. Fransızca aslının kapağını ise öykülerle pek bağdaştıramadım. Her neyse, moralimizi bozmayalım. Çünkü hayli ilginç 3 hikaye bizi bekliyor.

Aslında bu kitabın enteresan bir öyküsü var. Yourcenar 1987 yılında ölmüş.Mavi Masal'ın basım tarihi ise 1993. Josyane Savigneau tarafından yazılan önsözde bu mucizenin(!) sırrı ortaya çıkıyor. Onun da dediği gibi, bazen çok sevilen yazarların hayranları, ondan geriye kalan belgeleri, dosyaları, defterleri hatta kişisel mektupları didik didik ederler ki geriye okunacak yeni şeyler çıksın. Ben açıkçası bunu çok sağlıklı bir davranış biçimi olarak görmüyorum. Ölümü kabullenememenin getirilieri olduğunu düşünüyorum. Fakat bazen güzel sonuçlar da doğurabiliyor ki, Mavi Masal buna bir örnek. Yourcenar'ın ölümünden sonra ondan kalanlar incelendiğinde, üzerinde çalıştığı birkaç roman haricinde bu üç hikayeyi buluyorlar. Yayınlanış yılı 1993 olmasına rağmen 1923-1930 yılları arasında yazılmış bu hikayeler, yazarın erken dönem çalışmaları. Önsöze geri dönecek olursak, bu incecik kitabın neredeyse yarısını o kaplamış ve hikayeler hakkında gereğinden fazla detay vermiş. Eğer bu kitabı okuma fikri varsa kafanızda, bence önsözü sonsöz yapın ve hikayelerden sonra okuyun ki kitabın tadı kaçmasın.
                                                

Gelelim hikayelere. Dediğim gibi, kitap 3 kısa hikayeden oluşuyor. Mavi Masal, İlk Gece ve Kara Büyü. 

Benim en sevdiğim farklı ülkelerden gelen tacirlerin serüvenini anlatan ilk hikaye oldu. Büyüklere masal böyle bir şey olsa gerek. Neler yok ki içinde? Mağaralar,  deniz kızları, değerli taşlar, korsanlar ve ufak bir aşk. Aynı zamanda yılanlar, ölümler ve kötü adamlar...Vereceğim en küçük detay dahi, hikayeden alacağınız tüm keyfi kaçıracağı için ağzımı sıkı tutuyorum. Ama şunu söylemeden de geçemeyeceğim: tacirlerin yolu İzmir'e düşüyor sonlara doğru. Kim bilir belki Kordon'da bir Türk kahvesi bile içmişlerdir.

İkinci hikaye, İlk Gece, adından anlaşılacağı gibi yeni evlenen bir çiftin balayına çıkışlarını konu alıyor. Çok sıradışı bir hikaye olmasa da erkek ve kadın algılarının ne kadar farklı olduğunu bir kez daha görmek, Yourcenar'ın kaleminden okumak güzeldi.


Son hikaye de Kara Büyü. Bu hikayeyi en sonra koymak ne kadar doğru olmuş bilmiyorum. Sanırım en akılda kalan bu hikaye olacağı için yapılmış fakat bu sırada, en rahatsız edici hikaye olduğunu ve Mavi Masal'dan kalan tüm büyülü havayı bozduğunu gözardı etmişler. Kara Büyü, başarılı bir hikaye bana göre. Sadece bir erkek var, diğer karakterlerin tümü kadın ve kesinlikle can sıkıcı ve oldukça tehlikeli kadınlar. Diyebileceğim şu ki, inanılmaz derecede kasvetliydi. Sanırım hala bu hikayenin etkisindeyim ve içimden bu hikaye üzerinde çok fazla şey yazmak gelmiyor. Ve itiraf ediyorum azıcık da korktum. Evde yalnız olduğum unutulmasın, ödlek denmesin, hakkım yenmesin, lütfen!



Yourcenar'ın dili va anlatımı çol alışık olduğum bir tarz değildi. Okurken sıkılmadım ama çok durakladım, ilgim çok dağıldı. Buna rağmen hakkında önceden en ufak bir fikrim bile olmayan bir yazarı okumak farklı bir deneyimdi. Diğer kitaplarını okumayı düşünür müsün diye sorarsanız, sanırım çok yakın zamanda değil derim. Sözlerimi Mavi Masal lütfen üstüne almasın. Onun yeri biraz daha farklı.

Birkaç ufak alıntı kitabı, belki biraz da yazarı tanımanızda yardımcı olabilir diye düşünüyorum.

"Yeraltı mağarasının ortasında, çok durgun bir göl vardı; İtalyan tacir, gölün derinliğini ölçmek için bir para fırlattı. Paranın düştüğü duyulmadı, ama sanki ansızın uykusundan fırlamış bir denizkızı, mavi ciğerlerindeki bütün havayı üflüyormuşçasına, suyun üstünde kabarcıklar belirdi." - Mavi Masal

"Daha sonraki günlerde, denize bir durgunluk geldi; o yosun rengi örtünün üstüne vuran güneş ışınları, ansızın soğuk suya daldırılan kızgın demir külçelerinin sesini çıkarır oldu." - Mavi Masal

"Adam, vakit geçirmesine yaradığı için kaygılarını gideren sohbetlerinin giderek kesintiye, sessizliğin istilasına uğradığını fark etti; düşünceleriyle arasına giren bu dayanıksız söz duvarının birden yıkılacağından ve kendisini kendisiyle, yani ötekiyle yalnız bırakacağından korktu." - İlk Gece

"Kadınlar bayılmış olan Amande'ın etrafında dört dönüyorlardı. Mantosu omuzlarından kaymıştı; çıplak, ince, beyaz, kabuğun ve etin artık gizlemediği bir çekirdek gibi pürüzsüz vücudu, sanki ölümü hep içinde taşıyor hem gözler önüne seriyordu- tıpkı ayin kabının kutsanmış ekmeği içinde taşıması ve müminlerin tapınması için gözler önüne sermesi gibi." - Kara Büyü



Bu anlatıma hayran kalmamak imkansız, her ne kadar zorlayıcı olsa da. 
Belki okumak istersiniz ama ben bu ismi kitapçıya nasıl söylerim de kitabı var mı diye sorarım diyorsanız, sizin için soyadının nasıl okunduğunu öğrendim (: Gönül rahatlığıyla şu cümleyi kurabilirsiniz: "Merhaba, elinizde Margırit Osinağ'ın Mavi Masal kitabı var mı acaba?"