20 Temmuz 2011 Çarşamba
Leyla.
"Leyla'yı ilk ne zaman gördüğümü bile anımsayamıyorum. Aşık olmadan önce yüzlerce kez görmüş olmam gerekir. İlkokula başladığım yıl taşınmıştık o eve, onlarsa çok eskiden beri orada oturuyorlardı. Ama besbelli dikkatimi çekmemiş. Dikkatimi çeker çekmez de aşık olmuşum herhalde. Yani onu görür görmez sevmedim, sever sevmez gördüm belki... Aşkım o kadar uzun sürdü ki -sürüyor ki- başlama anını hatırlamak hem olanıksız hem de gereksiz. Doruk anlarını yakalıyor belleğim.. Sürekli o doruk anlarında dolanıp duruyor.
YOL AĞIZLARINDA
DAĞLARA TIRMANIRKEN
Leyla'yı özlüyorumç Leyla'yı istiyorum.
Yanımdan geçip giderken genzime dolan, daha derinden içime çekebilmek için bana derin soluklar aldıran o kokuyu yeniden duymak istiyorum. Belleğin koku alma duyusu olmasa gerek... Öylesine canlı hatırlıyorum da Leyla'nın kokusunu, duyamıyorum bir türlü. Ömrüm boyunca aradım, yeniden başka hiçbir kadında bulamadım Leyla'nın kokusunu. RASTLANAN. Artık o eski parfümler yok mu? Yoksa Leyla sürdüğünde mi, onun temiz teninin ısısıyla mı değişir, başka hiç kimseye yakışmayacak bir karışım oluştururlardı? Açık havada bile duyulmasına karşın abartılı değildi Leyla'nın kokusu. Abartılı kokular midemi bulandırıyor, oysa Leyla'nınki başımı bile döndürmezdi. Yüreğimi hoplatırdı yalnızca... Rüzgarın çok uzaklardan getirdiği, adı belirsiz, karışık çiçek kokularını andırırdı. Günün birinde yeniden duyacak olursam hemen tanıyacağımdan hiç kuşkum yok. Ama nasıl, nereden duyacağım ki? "
Pınar Kür, Akışı Olmayan Sular
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Pınar Kür ü bu kitapla keşfetmiştim. Her yazdığından büyük keyif aldığım gibi çevirileri de muazzamdır.Her biri çeviri dersi niteliğindedir.
YanıtlaSilBu öykü kitabı ve devamını ççok severim. Her öykü aynı eski apartmanın başka bir dairesinde geçer. Leyla nın öyküsü de çok hazin.