Daha önce hiç anime izlemedim yine de fikri epey hoşuma gidiyordu. Arkadaşımın önerisiyle, sanki yapacak hiç işim yokmuş gibi başladım Death Note izlemeye. Neyse, şimdilik kendimi frenliyorum, yapmam gereken işler bittikçe ödül olarak izliyorum, sirk hayvanı gibi. Ödül sistemi ile daha verimli çalışıyorum. Bu yazıda spoiler (filmler, diziler, kitaplar vs. hakkında ağızdan kaçırılan detay, izleyici ya da okuyucunun hevesini ve merakını kıran şey) olmamasına dikkat ederek, Death Note ile ilgili ilginç gelenleri ve ilk izlenimlerimi paylaşacağım. Öncelikle konusundan biraz bahsedeyim.
Baş kahraman Light adlı lise öğrencisi, Japonya'da yaşıyor. Çok çok başarılı, ulusal sınavların birincisi. Bir gün okul bahçesinde üzerinde 'Death Note' yazan siyah bir defter buluyor. İlk sayfada, bu deftere ismi yazılan kişinin öleceği yazıyor. İsmi yazıyorsunuz, kişinin yüzünü gözünüzün önüne getiriyorsunuz ve ölüyor. Ölüm şekli hakkında detaylar da verebiliyorsunuz, vermezseniz kişi kalp krizinden aniden ölüyor. Kulağa çok garip geldiğinin farkındayım. Önce inanmasa da sonrasında defteri alıyor ve olaylar başlıyor. Şu ana kadar ilk iki bölümü izledim. Maşallah Light yazdıkça yazıyor deftere isimleri. Bakalım gelecek günler ne getirecek.
Dikkatimi çeken birkaç şey:
- Bu anime serisi adalet, suçlu olma, suç vb. kavramları sorgulamanızı sağlıyor Light bu defteri sadece suçluları cezalandırıp (öldürüp) dünyayı daha yaşanılabilir bir hale getirmeye çalışıyor ancak anladığım kadarıyla işlerin zıvanadan çıkmasına çok az kaldı. Bu açıdan bence ilginç bir deneyim sanırım Death Note izlemek.
- Ben oldum olası Miyazaki'nin tarzının, çizimlerindeki sevimliliğin hayranı olduğumdan Death Note bana çok karanlık geldi. Görsel anlamda beğendiğimi söyleyemem.
- 2003 ve 2006 yılları arasında yayınlanan bu serinin her bölüm 20 dakika civarında, toplamda 37 bölüm var. Bölümlerin kısa oluşu izlemeyi kolaylaştırıyor. Dediğim gibi, daha önce anime izlemediğimden Death Note'da her şeyin hızlı hızlı gelişmesi, uzun diyalogların olmaması başlarda garip geldi, şimdi alıştım.
- Dedim zaten, Light elindeki bu defterle suçluları öldürüyor. Şu ana kadar öldürdüğü suçlular arasında hiç kadın olmaması ilginç, belki daha sonra görürüz.
- Light'a hep eşlik edense, ölüm meleği Ryuk, onu sadece deftere dokunanlar görebiliyor. Zaten defteri de o düşürmüş insanların dünyasına. Gece 2 cicarında izlediğimde Ryuk biraz korkunç geldi bana ama o benim ödlekliğim de olabilir.
- Asya genelinde bizimkine benzer bir lise ve üniversiteye giriş sistemi olduğunu az çok biliyordum, Death Note sayesinde bunu bir kez daha hatırladım. Mesela Light'ın okul sonrası çalışmak için gittiği yer 'dershane' olarak çevrilmiş Türkçe'ye. Sınav stresiyle yoğrulmuş ergenimiz de stresini deftere isimler yazıp insanları ortadan kaldırarak gideriyor gibi.
- Serinin wiki sayfasına bakarken Death Note'un bir süre için Çin'de yasaklandığını öğrendim. Sebebi ise öğrencilerin etkilenip ölüm defterleri hazırlamalarıymış. Ve evet, seriden ilham alınıp işlenmiş cinayetler de olmuş ne yazık ki. Bu galiba Pokemon'dan etkilenip "Ben pikachuyum"diye balkondan atlayan çocuğun hazin sonunu andırıyor.
- Açılış şarkısını epey sevdim. Jenerik müziği deniyor sanırım buna. Şuradan dinleyebilirsiniz.
- İkinci bölümün sonunda ortaya çıkan L ise heyecanı doruğa çıkarıyor.
- Death Note sevip, izleyip bitirenlere Fullmetal Alchemist öneriliyor.
Bir göz atmanızı öneririm.
övünmek gibi olmasın ama sanırım 40tan fazla seri izlemiş birisiyimdir. öneri esirgemem. :)
YanıtlaSilO zaman yakın zamanda sana sorularım olacak (:
SilBasilisk, Avatar, hellsing, bleach iydir.
YanıtlaSilBu önerileri de bir kenara not aldım, teşekkürler (:
SilBasilisk, Steins Gate, Naruto, Baccano, Samuraı 7 daha vardır unuttuğum ama bunlar derin anlamlar taşıyabilen, sorgulatan animelerdir. Tavsiye edilir.
YanıtlaSil