Gelen mektuplar, giden mektuplar, mektup
yazmak vs. sizin için ne anlam ifade ediyor bilemem ama benim için mektuplaşmak,
benden uzakta olan çocukluk arkadaşlarım demek.
Böylesine dramatik bir girişten
sonra meseleyi biraz daha anlatayım sizlere.
En sevdiğim arkadaşlarım, çocukluk
arkadaşlarımdır hala. Üniversitede de çok sevdiğim insanlar oldu, ancak
eskilerin yeri bir başka. Çok da garip, hepimiz ayrı yerlere dağıldık. İkisi
Amerika’da, biri Kanada’da, biri İngiltere’de, biri İzmir’de. Bense İstanbul’dayım.
Skype, WhatsApp, Facebook, mail ve bilumum teknolojik ıvır zıvır bizim
hizmetimizde. Ancak mektubun tadını hiçbiri vermiyor.
Mektuplaşma meselesi iyi hoş, ben asıl
biraz daha ilginç bir şeyden bahsetmek istiyorum. Bir öneriden.
Amerika ve Kanada’da yaşayan
arkadaşlarıma birer birer mektup yazıyorum, ayda ortalama 2-3 tane. Ancak biri
İzmir’de, biri İngiltere’de yaşayanlarla liseden beri şahane bir üçlüyüz.
Elbette mektuplarda da ayrı gayrı yapmıyoruz. Şöyle bir yol izliyoruz: Ben
başlıyorum, İngiltere’de yaşayana mektup atıyorum, o benim mektubumu ve kendi cevabını bir zarfa koyup İzmir’e yolluyor. İzmir’deki de cevabını ve
İngilitere’de yaşayanın mektunu bana postalıyor. Hepimiz her şeyi okumuş oluyoruz, arada zarfın içine minik hediyeler eklemeyi de unutmuyoruz. Böyle bir döngü, sonu hiç
gelmiyor, çok da eğlendiriyor.
Belki zaten bildiğiniz, uyguladığınız bir
yöntemdir. Değilse denemenizi öneririm.
Mektup yazmak güzel, mesela ben
haftasonuna kadar 4 ayrı adrese birşeyler postalayacağım. Herbirine ayrı şeyler anlatıp, onlardan
gelecek olan cevabı da sabırsızlıkla bekleyeceğim.
Herkese öneririm.