Herkes gibi ben de yaz aylarını pek seviyorum, kışın
yorgunluğunu bazen saatlerce boş boş televizyona bakarak bazen de kasıtlı
olarak çeşitli süt ürünleri tükettikten sonra öğle uykusuna yatarak atıyorum.
Ancak benim (tahminen birçok kişi de böyledir)şöyle bir sorunum var, çok çok
boş kalınca kendi kendimin canını çok fena sıkabiliyorum. Aklıma olur olmadık
huzursuz edici düşünceler geliyor, gereksiz yere saçma sapan şeylere
üzülüyorum. Bu yüzden sanki küçük çocuk avutur gibi, yaz aylarında sürekli
kendimi bir şeylerle eğlendirmem gerekiyor.
Yılların deneyimi sayesinde birçok malzemem var aslında.
Sizin de tahmin edebileceğiniz gibi bir şeyler okumak elimdeki en güçlü yöntemlerden
biri. E madem yaz, yani tatil, ben de eğlenceli bir şeyler okumayı tercih
ediyorum. Sonuç olarak da, bu yaz da dahil olmak üzere, son 3 yazdır Harry Potter
kitaplarını tekrar okuyorum.
Diyebilirsiniz ki bu serinin zaten özü koca bir macera
olması, sürükleyici olmasının da en önemli sebebi sonunda ne olacağına dair
merak uyandırması. Haklısınız, ancak şöyle de bir gerçek var ki ilk üç kitap
haricinde serinin geri kalanını hatırlamıyorum! Çok ilginç evet, ilk kitabı
2000’de okumuştum, yani ortalama 10 yıl önce okuduğum kitapları daha iyi
hatırlamamın tek sebebi J.K. Rowling’in zaman içinde hikayeye çok fazla
karakter ve olay eklemesi olacak, ki bu son derece normal. Yani demem o ki, iki
yaz önce ilk üç kitabı okurken yer yer çok iyi hatırladığım şeyleri okudum,
ancak geçen yazdan itibaren sanki seriyi en baştan okur gibiyim. Küçükken
gözüme çarpmayan detayları, hikayenin bütününü şimdi çok daha iyi görebiliyor
olmam da cabası.
Geçen yaz üçüncü ve dördüncü kitapları okudum. Geçen
haftadan beri de beşinci kitap elimde, en kalın beşinci kitaptı sanırım, çok
iyi gidiyor, çok iyi vakit geçiriyorum. Beşinci ve altıncı kitapları
İngiltere’ye gittiğimde almıştım, yaklaşık 8 sene önce. Hatta orada olduğum
hafta altıncı kitap yayınlanmıştı ve bende İngiliz Harry Potter hayranlarıyla
beraber Cambrdige’de bir kitapçının önünde sabahlamıştım, üzerimde Gryffindor
pelerinimle.
Galiba dünyadaki en fazla vakti sahip olan insanlardan
biriyim, çünkü tüm seriyi hem Türkçe hem İngilizce okudum. Türkçe çevirilerinin
çok çok iyi olduğunun herkes farkında sanırım. Ama İngilizce okumanın da ayrı
bir keyfi var sanki, epey şiirsel, metin pıtır pıtır akıyor. Ve neden
bilmiyorum ama İngilizce orijinalleri daha hızlı okuduğumu hatırlıyorum.
Bu yazın geri kalanında altıncı kitabı okumayı
planlıyorum, geri kalanlar da önümüzdeki yaza kısmet. Peki ya sonra? Belki 2015
yazında da Yüzüklerin Efendisi Okuma Şenliği yaparım, kim bilir.
Diyeceğim o ki, daha önce okuduğunuz ve sevdiğiniz kitaplara, özellikle de sürükleyici serilere, bir süre sonra tekrar geri döndüğünüzde farklı ama yine pek hoş bir şeyle karşılaşıyorsunuz, öneririm.
Zaman zaman ben de tekrar alıyorum elime Harry Potter kitaplarını. Bu yaz Felsefe Taşı'nı tekrar okudum. Şimdi de Sırlar Odası'nı okuyacağım.
YanıtlaSilÇok iyi bir yaz meşgalesi bence, eğlenceli, sürükleyici. Belki de yavaş yavaş okumak lazım, birkaç yaz idare edebilsin diye (:
SilBen de tekrar okudum geçen yaz. Bu yaz okuyamadım. Yazılmış en güzel metinlerden biri bence.
YanıtlaSilKesinlikle öyle, zaman nasıl hızlı geçiyor bir de okurken (:
Sil