Andrew Largeman: You know that point in your life when you realize the house you grew up in isn't really your home anymore? All of a sudden even though you have some place where you put your shit, that idea of home is gone.
Sam: I still feel at home in my house.
Andrew Largeman: You'll see one day when you move out it just sort of happens one day and it's gone. You feel like you can never get it back. It's like you feel homesick for a place that doesn't even exist. Maybe it's like this rite of passage, you know. You won't ever have this feeling again until you create a new idea of home for yourself, you know, for your kids, for the family you start, it's like a cycle or something. I don't know, but I miss the idea of it, you know. Maybe that's all family really is. A group of people that miss the same imaginary place.
Sam: [cuddles up to Andrew] Maybe.
Andrew Largeman: Hani hayatının bir yerinde büyüdüğün evin bir noktadan sonra artık senin yuvan olmadığı hissini bilirsin, değil mi? Sahip olduğun her şey bir yerde duruyor da olsa, bir yuvaya sahip olma hissi uçup gitmiştir.
Sam: Ben evimde hala yuvamdaymışım gibi hissediyorum.
Andrew Largeman:Bir gün evinden ayrılıdığında anlayacaksın, bir gün içinde olup biter ve bir bakmışsın gitmiş. Bir daha hiç bir zaman onu geri kazanamayacakmışsın gibi hissedersin. Hiçbir zaman var olmamış bir yeri özlemek gibidir. Belki de bir geçiş ritüeli gibi, bilirsin. Kendi yuvanı kurana kadar bu duyguyu bir daha yaşaman mümkün olmayacak, bilirsin, çocukların, ve ailen için kuracağın bir yuva. Bu bir döngü gibi bir şey herhalde. Bilmiyorum, fakat bu fikri özlüyorum, ne demek istediğimi anlıyorsun değil mi? Belki de aile olmak tam olarak da böyle bir şey. Aynı hayali mekanı özleyen insanlar topluluğu.
Sam: [Andrew'a sokulur] Belki.
Garden State.
not: altyazısız izledim, çeviriyi de ben yaptım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder