17 Eylül 2013 Salı

Kitap düşkünlerinin korkulu rüyası: Kitap ödünç vermek


Kitap düşkünlerinin en büyük dertlerinden birine parmak basmayı planlıyorum bu yazıyla. Kitap ödünç verme işlemi kendisi.

Şimdi şöyle, en iyisi kendi deneyimlerim üzerinden anlatayım ben. Ben kitapları severim, sahip olduklarımı da iyi muhafaza etmeye çalışırım. Ama dünya değişiyor, biz değişiyoruz. 3 sene önceki blog yazılarıma bakıyorum da, o eski halimden eser yok şimdi. Eskiden nasıldı? Kitaplarıma çok nadiren kalem değdirirdim. Öyle satır altı çizmeler, işaretlemeler, not almalar kesinlikle benden beklenmezdi. Arkadaşlarımdan da öyle pek ödünç kitap almazdım. Okurken bile emanet dururdu kitap, illa sahip olayım isterdim. Zaman değişti, e tabi ben de değiştim (Çelik şarkılarına yaptığım göndermeleri anlayan 90lılara kucak dolusu sevgiler). Kitaplara notlar alıyorum, mürekkep lekeleri bile var. Ödünç kitap konusunda ise epey değişiklik gösterdim. “Sahip olma” kavramı başlı başına itici ve yorucu artık, bence. E tabi maddi açıdan da çöktürücü. Kütüphanelerden, arkadaşlarımdan daha fazla kitap almaya başladım. Mühim olan okumak zaten, öyle değil mi?

Şimdi ödünç verme/alma meselesi çetrefilli. Benim de herkes gibi çok dilim yandı. Tahminen benim de çoğu kişi gibi ödünç aldığım kitaplardan geri vermediklerim olmuştur, insanlık hali. Benim sitemim bu ödünç işleminde, ödünç aldığı kitabı bir ganimetmişçesine sahiplenenlere. Neyse, ödünç verme/alma işi çok mantıklı esasında. Öncelikle hesaplı. Hele kitap fiyatlarının bu denli uçuk olduğu zamanlarda. Sonra bu iş kesinlikle bir sosyalleşme alanı. Diyelim ailenizden çok da yakın olmadığınız birine bir kitap veriyorsunuz, ya da bir arkadaşınıza, sonrasında kitap geri gelirse, o kitap muhabbeti pek keyifli oluyor, birbirinizi de daha iyi tanıyorsunuz. Benim 3 yıldır blogda kısmen kendi kendime konuşmalarımdan oluşan bu işi siz birebir canlı kanlı insanlarla yapıyorsunuz. Üçüncüsü, hadi diyelim paranız var, nereye kadar kitap alınabilir ki? Nereye sığacak o kadar kitap? Bir de bunun şehirler arası, ülkeler arası taşınma işlerini düşünün. O kadar kitaba ne oluyor? Son zamanlarda kafamı kurcalayan bir soru. İnsanın başına gelmeden pek de aklına getirmiyor sanırım bu kısmı.

Kıssadan hisse, kitap ödünç alma/verme, hem hesaplı olmasından ötürü hem de kitap paylaşanlar arası ilişkiyi tatlılandırmasından sebep hoştur, güzeldir. Bir de şu kitapları alıp geri getirmeyenler olmasa. Size şöyle pek basit bir şey önerebilirim. Annem ben yokken evdeki kütüphaneye hakim olmuş, eşe dosta kitapları dağıtmış. Dağıttıkça da küçük not kağıtlarına kime ne verdiğini, kimden ne aldığını yazmış. Bir nevi bakkal defteri, veresiye usulü. Zaten herkes okuduktan sonra getirmiş, not kağıtlarına gerek kalmamış ama siz de belki kime ne verdiğiniz, kimden ne aldığınız unutmamak adına bunu uygulayabilirsiniz. Sonra da kitaplığınıza yakın bir yerlere koyasınız. Ben yine de aman kalbi kırılır, ayıp olur diye geri isteyemiyorum kitaplarımı ama olsun. Belki vermemesinin de bir sebebi vardır. Giden kitap olsun diyelim ve kitap ödünç vermekten korkmayalım. Bence. Geri de getirelim ama, lütfen.

14 yorum:

  1. Sanırım ben şu an senin yıllar önceki halin gibiyim. Ödünç alma ve ödünç verme konusunda çok katıyım. Başkasından kitap ödünç alıp okumayı sevmiyorum çünkü ben de üzerine yazarak çizerek okumayı seviyorum. Ve birisi benden ödünç kitap isteyecek diye de ödüm kopuyor. Sanırım bu daha önce ödünç verdiğim kitapların geri gelmemesinden kaynaklanıyor. Birine kitap ödünç vermektense aynı kitaptan satın alıp hediye etmek daha kolay geliyor... Biliyorum takıntılı bir düşünce bu, belki de biraz bencilce... Bilmiyorum belki değişirim zamanla...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet gerçekten benim birkaç sene önceki halim gibisin. Bakalım seneler seni değiştirecek mi (: Bencilce ya da takıntılı demezdim ben, ama galiba hepimizin kötü tecrübeleri var bu konuya dair, keşke olmasa çünkü kitap ödünç alma verme epey eğlenceli de olabilir.

      Sil
  2. kitap ödünç vermek..
    keşke herkes benim gibi okusa o zaman büün cömertiğimle buradayım:)
    ama insanlar kitapları yıpratıyor, kırıyor, kıvırıyor..
    aldığı kitapları geri vermiyor ben utana sıkıla geri istiyorum yine geçiştirip vermiyor..
    allahım ya rabbim ödünç aldığı kitabı başkasına ödünç veren var saygısızlığın dik alası..
    o yüzden kitap istemeyin benden buz gibi soğurum sizden:):)
    acı tecrübem çok çünkü..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sizin başınızdan epey şey geçmiş anladığım kadarıyla bu konuyla alakalı (: Tatsızdır eminim, insanlar zaman zaman çok düşüncesiz davranabiliyor. Belki de böyle durumlarda rahatsız olduğumuz konuyu onlarla konuşmalıyız. Çünkü ödünç alma verme işi esasında çok keyifli de olabilir.

      Sil
  3. ben kitaplarımı paylaşmayı sevmeyenlerdenim... açıktaki kitap dolaplarımda sadece mesleki kitaplarımı saklıyorum, onlarda kimsenin ilgisini çekmiyor pek.. ganimetlerimi kapalı dolaplarda saklıyorum sırf paylaşmamak için.. paylaşabileceğim kişi sayısı 3'ü geçmez. onlara da sonsuz güvenirim kitaplarıma iyi bakacakları konusunda.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ooo baya işe yarar bir taktikmiş sizinkisi (: Evet, hele kitaplarına sizin kadar önem veren kişiler için onları başkasına emanet etmek çok zor. Ama artıları da yok değil, iyi düşünmek lazım sanırım ödünç vermeden önce.

      Sil
  4. Sıkıntıdır bu işler hep sıkıntı :) Ama dediğin de bir yere kadar o kitaplar sonra kolilenip kaldırılıyor bir yere durdukça duruyor. Birde bazen sevip sevmeyeceğine tam karar veremediğin bir kitabı başkasında görünce hem fikir alabiliyorsun hemde para vermeden okumuş oluyorsun :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle katılıyorum. Bu işin artısı çok, eksisi de yok değil. Tedbirli davranmak en iyisi (:

      Sil
  5. Evet, kitapların geri dönüşü başlı başına bir olay. Artık ben de çok seçici davranıyorum, etrafımdaki insanları " ödünç verebilirim" ya da "arkana bakma, kaç!" diye ayırmaya başladım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İyi yapmışsın, hatalarımız ders çıkarmamız için varlar (:

      Sil
  6. Bence işin sırrı kitapları kitap seven, sürekli okuyan insanlara ödünç vermek. Arada kitap okuyanlar bir kenara atıp unutabiliyorlar. Hatta bir arkadaşımın yaptığı gibi ev taşıyıp kitabı yanlarına aldılar mı, almadılar mı onu bile hatırlamıyorlar! Hem de adıma imzalı kitap gitmişti; hala üzülürüm :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim hafızam kuvvetli olmadığından hatırlamıyorum. Hafıza zayıflığı acı çekmemek adına birebir (: Ama dediğin gibi, okunmayacağını, geri gelmeyeceğini bile bile kitap ödünç vermek saçma.

      Sil
  7. Kitaplarımı ödünç vermek benim de korkulu rüyam; rahmetli Duygu Asena'dan adıma imzalı kitabım bu şekilde gitmişti, alan kişi hem geri getirmeyip hem de evinde bulamayınca ( muhtemelen başkasına verdi), bu konuda katılaştım. Şimdilerde sadece kütüphaneden ödünç alıyorum, kütüphane benden ödünç istemez nasılsa:))) Beyhan.

    YanıtlaSil
  8. Kitap okumanın "ekonomik yönünün" problem olduğunu söylemek bana göre şahsen bizim gibi ülkelerin insanlarına mahsus kolaya kaçan bir savunma. Ayrıca ödünç alınan kitabı geri getirmemenin bahanesi olamaz. Okumayı çok seven biriyim fakat artık çoluk çocuğa da karışınca eskiden hafta da bir iki kitap bitirirken şimdi bu sayı ayda iki civarı oldu. Bir kitabın ortalama 20-30TL civarında olduğunu varsayarsak "25 tl" baz alalım biz. Ayda iki kitap 50tl eder. Kitap isteyip geri getirmeyen insanlara baktığımda altlarında arabaları, türlü türlü çantaları, ayakkabıları, kıyafetleri 2000-4000TL bandında son model telefonları var. Yani bu tarz insanların kitap okumanın masraflı bir iş olduğunu söylemeleri bana çok mantıksız ve çirkin geliyor. Sözüm genel, yalnız yazının sahibine hitaben yazmadım. Yani bu işin ekonomi ile alakası yok. Kitap alamıyor olman bir yere kadar bahane olabilr ama ödünç aldığın bir kitabı hoyratça kullanmam ya da onu geri götürmemen çok çirkin bir davranıştır. "Zaten Okumuşsun nabacan" diyen kıt bakış açısına sahip olanlara da bir çift sözüm var; ben zaman zaman "ki bu sık olur" okuduğum kitaplara dönmemi gerektiren bir durum ya da bilgi tazelememi gerektiren bir olay olduğunda kitaplığımdan alıp okurum eski kitaplarımı. Ayrıca not almayı seven biri olarak kitaplarımın içi notlarla doludur ama karalama değil post-it benzeri yapışkansız not kağıtları ile. Ayrıca okumanın önemini bilen biri olarak da özellikle hayata bakış açımı değiştiren kitaplarım çocuklarıma kalsın ve onlarda okusun isterim. Bir gün babaları olmadığı bir anda bile gözlerimi gezdirdiğim kitaplarda buluşmayı isterim onlarla. Yani kitaplarımla aramda çocuklarımı da bağdaştırdığım romantik bir bağ vardır. Bunu baltalamak da kimsenin hakkı değil bence.

    YanıtlaSil