16 Eylül 2013 Pazartesi

The Office


Yapılacak binlerce işim olmasına rağmen ben size The Office adlı diziden bahsetmek istiyorum.

Çok fazla dizi izleyen birisi değilim. Ama sevdiklerimden de bir türlü kopamam, tekrar tekrar izlerim. The Office o dizilerden biri. Ne zaman başladım bu diziyi izlemeye? 2012 başlarında sanırım. İlk bölümünden itibaren o kadar çok sevdim ki, hala aklıma gelince kocaman bir gülümseme oluşuyor. Sonra diziden sahneler aklıma geldikçe o gülümseme gürültülü kahkaya dönüşüyor. İşte böyle kendi kendime gülüyorum bazı bazı.

Şunu kabul etmek lazım, birilerine komedi dizisi tavsiye etmek zor. "Ay şahane bir şey önermişsin bana, gülmekten helak oldum!" tepkisini almak daha zor. Hele bahsi geçen dizi yabancı yapım olunca. The Office benim espri anlayışıma çok uygun. Türlü türlü saçmalık, çeşit çeşit insan ve tüm bunlar bir ofiste bir araya geliyor. E tabi bir de dizinin hep aynı mekanda geçiyor olması da ayrı bir alışkanlık yaratıyor.
  
The Office, 2005-2013 yılları arasında yayınlanmış, Emmy ve Altın Küre Ödüllü bir dizi. Amerika’da bir ofiste geçiyor olaylar ve mockumentary tarzında çekilmiş. Yani ortamda bir kamera var, karakterler kameranın farkında. Zaten dizinin hikayesi de ofis ortamını gösteren bir belgesel çekimine misafirlik yapıyor oluşu bu ofisin. Toplamda 187 bölüm var. Merkezde ise nevi şahsına münhasır patron Michael Scott. Kim gibi desem size bu adam? Bir kere bence son derece sempatik ama bir o kadar da kendini utanç verici duruma sokuyor. Beraber çalıştığı insanlar esasında onu seviyor ama biraz da bıkmışlar artık. Kötü niyetli kesinlikle değil, dediğim gibi, biraz garip sadece. Bir de onun sağ kolu, sosyopat Dwight Schrute. Şu isimleri yazarken bile kıs kıs gülüyorum. Başka kimler var... Sekreter Pam, ailemizin kızı gibi. Ve Jim, bana her zaman çok yakışıklı geliyor ve Pam’le olan ilişkileri bir lolipop kadar şekerli. Kevin ise, ofisin muhasebecisi ancak zeka seviyesi altı yaş civarında takılı kaldığı için ben aşırı seviyorum bu karakteri ve o ekranda belirdiği an gülmeye başlıyorum. En ısınamadığım tip ise Oscar sanırım, neden bilmiyorum. Phyllis ofisin teyzesi gibi, çok ani ve garip çıkışları var ama favorim değil. Angela ise televizyon tarihinin en uyuz ama bir o kadar da kedi aşığı dizi karakteri. Dwight ile aralarındaki ilişki ise baş döndürüyor. Ofis insanları bu kişilerle sınırlı değil ama benim aklımda en çok yer etmiş olanlar bunlar.

Ben neden seviyorum? Çünkü dediğim gibi, çok güldürüyor bu dizi beni. Galiba sevmediğim bir tane bile karakter/oyuncu yok. Çok uzun değil, yarım saat civarında. Yorucu kesinlikle değil. Ve çok gerçekçi. Olaylar, kişiler, tepkiler çok tanıdık her ne kadar farklı bir coğrafya ve kültürle karşı karşıya olsak da. Bu diziyi izlerken benim gibi insanlar arasındaymışım gibi hissediyorum. Hani Gossip Girl izleyip bambaşka dünyaların insanlarını keşfetmeye çalışmıyorum. Sete gitsem, o sahneye 'lak' diye dahil olabilme ihtimali iyi hissettiriyor.

Dizi finali yanlış hatırlamıyorsam 2013 yaz başında oldu. Erkek arkadaşımla bol bol ağladık. Bir diziden daha ötesiydi sanırım The Office bizim için. Şimdi düşününce, gerçekten çok fazla ağlamıştım ben. 

Peki bu dizi kimler sevebilir? Her bölüm aşağı yukarı birbirinden bağımsız. Çok sıkı bir takip zorunluluğu yok. Argo ve +18 sahneler, konular pek yok. Bu tür hassasiyeti olanlar için de uygun sayılabilir. Sıklıkla güldürse de bazı bölümlerinde salya sümük ağlayabiliyorsunuz, bu tür sürprizlere de hazır olun. Eğer siz de benim gibi farklı karakterleri izlemeyi seviyorsanız, bu dizi tam size göre.

Dizinin IMDB puanı 8.7/10. Dediğim gibi, komedi dizisi tavsiye etmek zor iş, ama bence bir göz atın, severseniz zaten bırakamayacaksınız. 

2 yorum:

  1. Son bölümü korkudan hala izleyemiyorum desem :( Aynen senin de dediğin gibi hepsi benim ofis arkadaşım gibi oldu, kurtarıcıydı resmen modum düşük olduğunda falan.

    Gelmiş geçmiş en güzel dizi niye biter ki :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. KESİNLİKLE! ben de bu yazıya kimse yorum yapmadı diye üzülüyordum, çok teşekkür ederim. bak mesela son bölüm aklıma geldi ve gözlerim doldu. neyse. çok güzeldi. daha güzel olansa ben tekrar tekrar izlesem de sıkılmıyorum. bitmesinin acısını bu hafifletiyor biraz (:

      Sil