Bir Salı gecesinden herkese merhaba. Her ne kadar bana sabahatan beri Pazar günüymüş gibi gelse de. Galiba yarın sabah İstanbul’a
dönecek olmam bu kafa karışıklığını yaratıyor. Evet, maalesef İzmir tatilimin
sonuna geldim. Aslında çok da maalesef değil çünkü İstanbul’u, evimi epey özledim. Pıtı pıtı geri dönüyorum.
Bugün epey keyifli geçti. Hava birden bire soğudu, herkes bu
serinliği nasıl da özlemiş. Tüm gün birkaç post önce bahsettiğim kitap odasını
yerleştirmekle uğraştım. Başlarda epey keyifliydi ancak kolilerden kitap
çıkarmak için eğilip kalkmak, yer yer 3-4 belki de 5 kiloyu bulan dev kitapları taşımak
belimi mahvetti. Bu yazıyı da yatarak yazıyorum. Bir günde yapılacak iş de
değilmiş, bunu da anlamış olduk. 10'a yakın koli vardı, kitap kolileri. Yarısını
belki düzgün düzgün gruplara ayırarak yerleştirdim ancak saatler ilerledikçe
elime geldiği gibi koymaya başladım. Bir dahaki İzmir ziyaretimde tekrar elden
geçirmek gerekecek hepsini. Bu arada bazen kitaplık düzenlemeleri hakkında
mailler alıyorum, özellikle kitapları neye göre grupladığımla ilgili. Yarın ya
da öbür gün, kısacası pek yakında bu konuda epey detaylı bir yazı yazacağım.
Blogda serilerin ardı arkası kesilmek bilmiyor. Yeni seri
ise kitaplık yerleştirirken aklıma geldi. Aslında itiraf da etmem gerek belki, koliden
kitap çıkarıp pat diye rafa dizmedim. Hani rafa bardak dizmek gibi olmadı pek.
Elime aldığım her kitabın adına baktım, şöyle fıırt diye bir sayfaları çevirdim
bakalım arasından bir şeyler çıkacak mı, arka kapağa baktım, ilk sayfaya baktım
(buraya genelde tarih atarım)... Hal böyle olunca iş uzadıkça uzadı. Bir yerden
sonra baktım ben rastgele bir sayfa açıp okumaya bile başlamaşım azıcık azıcık,
işte orada buna bir son vermem gerektiğini fark ettim. Aynı zamanda bu rastgele
sayfa okuma işini de pek sevdim. Sonra aklıma güzel bir seri geldi. “Gelişigüzel Kitaplardan Rastgele Sayfalar Serisi”. Bir de ekşisözlük’te sanki böyle bir şey
vardı. Rastgele bir kitabın bilmemkaçıncı sayfasındaki blabla cümlesi. Pek
anlaşılır olmadı tabi. Her neyse. Aklımdaki şu: Ben ara ara kitaplığımdaki
rastgele bir kitabın bir sayfasından gözüme ilk çarpan noktadan itibaren , paragraf sonuna kadar alıntılayıp post’a yazıcam. Kitap adı, yazar da veriyor
olacağım ki sizi meraklandırdıysa o alıntı, belki kitabı okumak bile
istersiniz. Dahası da var. Diyelim ki ben o kitabın 74. Sayfasına bakmışım. O postun
yorum kısmına siz de elinize geçen ilk kitabın 74. Sayfasından bir alıntı yapıp
yazabilirsiniz. Ben de sizden gelenleri yayınlarım büyük keyifle.
Ne dersiniz? Nasıl
fikir? Bence epey eğlenip meraklanabiliriz.
Bu neşeli, mutlu yazının en büyük sebebi Beril’den gelen
mail. Mailine uzun bir cevap yazmadan önce buradan teşekkür edeyim dedim.
Kelimeler güçlü. Nasıl mutlu oldum bilemezsin.
Son olarak geçen haftalarda gerçekleşen kanaviçe kitap
ayracı çekilişinin kazananlarına İstanbul’a döner dönmez hediye paketlerini
yolluyor olacağım. Tekrar tekrar özür bu sebepli gecikme için.
Sevgiler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder